İnsanların Yanlış Davranışları

Dr. Hakan Erkaya

İnsanların Yanlış Davranışları
21 Eylül 2024

İnsanlar Neden Saçma ve Yanlış Olduğunu Bildikleri Şeyleri Yapmaya Devam Ederler?

İnsanlar zaman zaman yanlış ve mantıksız olduğunu bildikleri davranışları tekrarlama eğilimindedir. Bu, hem bireylerin hem de toplumların karşılaştığı karmaşık bir fenomendir ve psikoloji, sosyoloji ve nörobilim gibi çeşitli disiplinler tarafından incelenmiştir. Peki, bir insan, bir davranışın yanlış olduğunu fark etmesine rağmen neden bu davranışı sürdürür? Bu makalede, bu sorunun altında yatan bazı temel sebepler ele alınacaktır. İnsanların saçma ve yanlış olduğunu düşündükleri davranışları devam ettirmelerinin nedenleri; bilişsel çelişki, alışkanlıklar, sosyal baskılar, haz ve ödül arayışı, bilinçaltı süreçler ve öz kontrol eksikliği gibi faktörlerle açıklanabilir.
 

1. Bilişsel Çelişki

İnsanların saçma olduğunu bildikleri davranışları sürdürmelerinin en yaygın psikolojik sebeplerinden biri "bilişsel çelişki"dir. Bu terim, bir kişinin inançları, tutumları ve davranışları arasında bir tutarsızlık olduğunda yaşadığı psikolojik rahatsızlığı ifade eder. Bir insan bir davranışın yanlış olduğunu bilse bile, bu davranışı bırakmak için gerekli değişikliği yapmak her zaman kolay olmayabilir. Örneğin, sigara içen bir kişi sigaranın sağlığına zarar verdiğini bilir, ancak bu alışkanlığını sürdürmeye devam eder. Bu birey, sigarayı bırakmanın zorluğu ile bu davranışın zararları arasında bir çelişki yaşar. Bilişsel çelişki teorisi, insanların bu çelişkiyi çözmek için genellikle davranışlarını değiştirmek yerine, davranışlarını haklı çıkaran yeni inançlar geliştirdiklerini öne sürer. Örneğin, bir sigara içicisi "Zaten çok fazla stresim var, sigara beni rahatlatıyor" diyerek kendi davranışını rasyonalize edebilir.
 

2. Alışkanlıklar

Alışkanlıklar, insanların günlük yaşamında önemli bir yer tutar ve zamanla farkında olmadan gerçekleştirdikleri davranışlara dönüşebilir. İnsanlar, belirli bir davranışı defalarca tekrarladıklarında bu davranış otomatik hale gelir ve bilinçli bir karar vermeksizin gerçekleştirilebilir. Özellikle yanlış ya da zararlı alışkanlıklar söz konusu olduğunda, bireyler bu alışkanlıkların farkında olsalar bile, onları kırmak oldukça zor olabilir. Alışkanlıklar, beyin yapısındaki nöral yolların güçlenmesiyle pekişir ve kişi aynı davranışı tekrar etmek zorunda hisseder. Örneğin, düzensiz beslenme alışkanlığı olan bir birey, sağlıklı beslenmesi gerektiğini bilse de, yıllardır süregelen alışkanlıklarını değiştirmekte zorlanabilir. Bu, sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel bir çaba gerektirir ve insanların konfor alanlarını terk etmelerini gerektirir.
 

3. Sosyal Baskılar

Toplumun, bireylerin davranışları üzerindeki etkisi göz ardı edilemez. Sosyal baskılar, insanların kendi inançlarına aykırı olsa bile, toplum tarafından kabul edilen ya da dayatılan davranışları benimsemelerine neden olabilir. İnsanlar, grup içinde kabul görmek ve dışlanmamak adına bazen kendi değerleriyle çelişen eylemlerde bulunurlar. Örneğin, bir grup içinde alkol tüketimi yaygınsa, bir birey alkole karşı olumsuz düşüncelere sahip olsa bile, grup dinamiklerine uyum sağlamak adına alkol tüketmeye devam edebilir. Grup içinde kabul görmek, birçok insan için bireysel ahlaki değerlerden daha güçlü bir motivasyon kaynağı olabilir.

Sosyal baskıların bir diğer boyutu da medya ve popüler kültürün etkisidir. İnsanlar, medya aracılığıyla kendilerine sunulan yaşam tarzlarını, alışkanlıkları ve davranışları bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde benimseyebilirler. Özellikle gençler, sosyal medyanın ve arkadaş çevresinin etkisiyle, yanlış olduğunu düşündükleri davranışları sürdürebilirler. Bu, yalnızca bireysel kararların değil, aynı zamanda toplumsal normların ve beklentilerin bir yansımasıdır.
 

4. Haz ve Ödül Arayışı

İnsan beyni, ödül ve hazla motive olan bir yapıya sahiptir. Bu, bireylerin kısa vadede haz veren davranışları, uzun vadede zararlı olacağını bilmelerine rağmen sürdürmelerine yol açabilir. Beyindeki dopamin sistemi, insanların keyif aldıkları ya da ödüllendirildikleri davranışları tekrar etmelerini teşvik eder. Örneğin, aşırı yemek yemek veya kumar oynamak kısa vadede kişiye haz verebilir, ancak uzun vadede sağlığına veya mali durumuna zarar vereceği bilinmesine rağmen bu davranışlar sürdürülebilir. Haz ve ödül arayışı, özellikle bağımlılık yapan davranışlarda kendini gösterir. Alkol, uyuşturucu, aşırı yeme gibi davranışlar, bireylerin bu kısa vadeli haz arayışı nedeniyle sürdürülür. Beyin, bu tür aktivitelerde yüksek seviyede dopamin salgılar ve kişi bu hisse bağımlı hale gelebilir.
 

5. Bilinçaltı Süreçler

İnsanların neden mantıksız olduğunu düşündükleri şeyleri yapmaya devam ettiklerini anlamak için bilinçaltı süreçleri de göz önünde bulundurmak gerekir. Çoğu zaman, insanlar bilinçli olarak bir davranışın yanlış olduğunu bilseler bile, bu davranışı sürdüren bilinçaltı dürtüler vardır. Sigmund Freud’un ortaya koyduğu bilinçdışı kavramı, bireylerin birçok davranışının altında yatan derin psikolojik sebeplere işaret eder. Bilinçaltı süreçler, çocukluk travmaları, bastırılmış duygular ve bilinçaltı çatışmalar gibi etkenlerden kaynaklanabilir. Bu tür süreçler, bireylerin bir davranışın yanlış olduğunu fark etmelerine rağmen, bu davranışları sürdürmelerine neden olabilir. Örneğin, bir birey çocukluğunda yaşadığı travmalar nedeniyle kendine zarar veren ilişkilere çekilebilir ve bu ilişkilerde yanlış olduğunu bilmesine rağmen kalmayı sürdürebilir.
 

6. Öz Kontrol Eksikliği

İnsanların saçma ve yanlış olduğunu bildikleri şeyleri yapmaya devam etmelerinin bir diğer önemli nedeni, öz kontrol eksikliğidir. Öz kontrol, kişinin isteklerini ve dürtülerini yönetebilme yeteneğidir. Ancak bazı insanlar, öz kontrollerini yeterince geliştiremedikleri için kısa vadeli hazlara veya güçlü arzulara karşı koyamazlar. Bu durum, özellikle modern toplumun sunduğu bol seçenekler ve hızlı tatmin arayışlarıyla daha da zorlaşmaktadır. Örneğin, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek isteyen bir birey, sürekli olarak abur cubur tüketmekten kaçınmakta zorlanabilir. Bu, öz kontrolün zayıf olduğu durumlarda ortaya çıkan bir davranış döngüsüdür ve bu döngüden çıkmak, öz disiplin gerektirir.

Öz kontrol eksikliği, yalnızca bireysel düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal düzeyde de teşvik edilebilir. Modern yaşam, bireyleri sürekli olarak tüketmeye ve anında tatmin aramaya yönlendirir. Bu da bireylerin kısa vadeli hazlara karşı koymalarını zorlaştırır ve uzun vadeli hedeflerinden sapmalarına yol açar.
 

Sonuç

İnsanların mantıksız ve yanlış olduğunu bildikleri davranışları sürdürmeleri, birçok karmaşık faktörün bir araya gelmesiyle açıklanabilir. Bilişsel çelişki, alışkanlıklar, sosyal baskılar, haz ve ödül arayışı, bilinçaltı süreçler ve öz kontrol eksikliği gibi etkenler, bireylerin bu davranışları tekrarlamasına neden olur. Bu fenomen, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük bir öneme sahiptir. İnsanın kendi davranışlarını sorgulaması ve yanlış olduğunu bildiği alışkanlıkları bırakması her zaman kolay olmasa da, bu sürecin farkındalığı ve bu faktörlerle başa çıkma stratejileri geliştirmek, bireylerin daha sağlıklı ve bilinçli yaşamlar sürdürmelerine yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, insanlar neden yanlış olduğunu bildikleri şeyleri yapmaya devam ederler sorusunun tek bir cevabı yoktur; bu davranışların altında yatan nedenler karmaşık ve çok boyutludur. Ancak bu nedenleri anlamak, bireylere kendi davranışlarını değiştirme konusunda önemli bir içgörü sağlayabilir.
Diğer Yazılar
Yukarı